Açık Pencere

Girmediğim Yollar | 9

24 Mart 2023

Yazı: Girmediğim Yollar | 9 | Yazan: Şen Sevgi Erişen

 

İndeks

Girmediğim Yollar | Bölüm 1
Girmediğim Yollar | Bölüm 2
Girmediğim Yollar | Bölüm 3
Girmediğim Yollar | Bölüm 4
Girmediğim Yollar | Bölüm 5
Girmediğim Yollar | Bölüm 6
Girmediğim Yollar | Bölüm 7
Girmediğim Yollar | Bölüm 8
Girmediğim Yollar | Bölüm 9
Girmediğim Yollar | Bölüm 10
Girmediğim Yollar | Bölüm 11
Girmediğim Yollar | Bölüm 12
Girmediğim Yollar | Bölüm 13
Girmediğim Yollar | Bölüm 14

 

Hangi Yemek, Hangi Acı, Hangi Beden?

Kadın o gün uzun bir yürüyüş yaptıktan sonra eve girer girmez doğru beyaz dosyasını alıp masasının başına oturdu. Yürüyüş esnasında aklına gelen çok da eski olmayan bir anısını hatırlamıştı. Şu sıralar bedeninin farklı boyutlarını, enerji alanlarını fark ettiği bir dönemin içindeydi. Hatırladığı şey de bedeniyle ilgiliydi.

Annesini kaybedeli çok olmamıştı. O gün mecburen annesinin arkadaş grubuyla buluşmuştu. Gözleri annesini aramış, onun arkadaşlarının doğal olarak eğlenip gülmelerine, çok istese de bir türlü katılamamıştı. Hatta tam tersine bu durum onu tahmin edemeyeceği kadar büyük bir hüzün içine sokmuştu. Her ne kadar annesini vefatını kabullenmiş olduğunu düşünse de onun artık bir arada olamayacağı arkadaşlarıyla buluşmak kalbine acı vermiş, onu tamamıyla alt üst etmişti.

Onlardan ayrıldığında bir süre kendi başına kalıp ağlamıştı. Sonra da kendi aracıyla yola koyulmuştu. Çok geçmeden gözleri alerjiye benzer belirtilerle sulanıp kaşınmaya başlamış, kısa süre sonra da gözlerindeki kaşıntı yanmaya dönüşmüştü. Daha önce de birkaç kez yaşadığı bir çeşit “göz nezlesi” olmuştu o gün. İşin kötü tarafı arabayı kullanmakta zorlanıyor, aracın içindeki minik aynadan gözlerini izliyor bir yandan da kızaran şişen, sulanan ve dehşetli bir şekilde kaşınan gözleriyle yola nasıl devam edeceğini düşünüyordu. Eve ulaşana kadar yol boyu çok zorlanmış, kendini eve zor atmıştı.

Gözlerinde yaşadığı bu rahatsızlığın temelini kısa bir süre sonra keşfetmişti. Çocukluğunda annesinin yaşadığı bir göz rahatsızlığını doktor “göz nezlesi” diye isimlendirmiş, annesi de perdeleri çekip, gözlerinin üzerini siyah bir bezle kapatıp günlerce yatmıştı. İşte o gün yaşadığı sıkıntının sebebi çocukluğunda annesinin yaşadığı o günlerde saklıydı. Sonuçta bu olay tamamıyla o küçücük bir çocukken kendiyle yaptığı “gizli anlaşmalardan” sadece biriydi.

En basit haliyle özetlemek gerekirse; annesiyle kurduğu bağın farkındalığını kazanması için böyle bir gün yaşaması gerekmişti. Bu uyanışı yaşadığı günden sonra bir gün yine tam uzun bir yola çıktığında Benzer şekilde gözleri kamaşıp sulanmıştı. Ama o, kendi gücüyle bu durumu hızlıca durdurmayı başarmıştı. O zaman yaptığı şey; gözlerinin içine bakarak büyük bir inanç ve coşkuyla “Gözlerim, sizi seviyorum” demek olmuştu. Yola devam etmek zorundaydı. Bedeniyle anlaşıp olayın daha fazla ilerlemesine izin vermeden “Dur” demişti. Evet, başarmıştı bunu.

Tüm bunları yazmak istedi.

Dosyanın içerisine koyduğu sayfalardan birini alarak “Kendi gücümü fark etmem için nasıl da güzel olaylar yaşatılıyor bana” yazdı ve devam etti; “Hastalığı da yaratan benim, sağlığı da.” İster istemez gülümsedi. Kasları gevşedi. Düşüncelerinin uçuşmasına, devamlı tekrar edenlerin de birbiri ardına başına üşüşmesine izin verdi. Aklına her gelen cümleyi yazmaya devam etti.

Ben bedenim miyim? Soruları, cevaplarını ve aklıma ilk gelen düşüncelerimi art arda sıralamalıyım. O zaman beyin fırtınası yaratabilir ve düşünce kalıplarımın dışına çıkabilirim belki. Belki diyorum çünkü bunu başarmanın kolay olmadığını biliyorum. Yargılarım, ön yargılarım, bakış açılarım, öğrendiklerim, vazgeçemediklerim, hepsi bir arada benim bağımlılıklarımı oluşturuyor. Bunlardan kopmak büyük bir “boşluğa” düşmem demek. Bundan çok korkuyorum. Sürdürmekte olduğum yaşamımın öncelikle kavramsal olarak değişmesi, yaşam modelimi de değiştirmeye zorlayacak beni. Buna hazır mıyım?

Bedenimle bir enerji alanına bağlanmış olmalıyım.

Tanrı nerede bıraktı beni?
Ya da neden yarattı?

Bunu istemese yapmazdı. Ben de dünyaya doğmak istedim belli ki. Gerçek bu mu? Beraber mi karar verdik her şeye yoksa. Onun büyüklüğünü bilmek nereye götürecek beni?

Bana unutturulan gerçek; Tanrı ile aramızda konuşup anlaştığımız mı? Yoksa ben mi unutmayı seçtim? Onun gücünden güç aldığıma göre, onunla iyi anlaşmış olmalıyız. Çok uzun zaman geçmiş gibi o günlerden. Ben çok az şey hatırlıyorum. Onun beni hatırladığını sanmıyorum. Ama beni tanıdığından çok eminim. Canlı cansız her şeyi bilir, bilmediği hiçbir şey olamaz onun. Eğer olsaydı, nasıl güvenebilirdik ona. Bulmaya çalıştığımız şey yıllardan beri “O” değil mi? “Ben sendeyim, doğada gördüğün ağaçta, nehirde, dağda, çiçekteyim” düşüncesiyle yılları geçirdim. “Peki” kabul ediyorum. Diğer yandan da sorularım bitmek bilmiyor. En son geldiğim nokta, vardığım son durak; yola ilk çıktığım maddesel yapım kendi “bedenim”.

Kozmik rüzgârlar, zaman denizinin kocaman dalgaları bizi birlikte sürükledi uzunca bir süredir. Çok iyi biliyorum ki benim dünyada varlığımı sürdürmem onunla mümkün. Derim, kaslarım, damarlarım, sinir ağım, saçım, tırnağım, tüm iç organlarım, kollarım bacaklarım, başım, saçlarım, ellerim ayaklarım. Daha bir sürü ayrıntı sıralayabilirim; kirpiklerim, tüylerim, yanağımdaki ben. Bedenimin enerjilerini de saymalıyım; heyecanlarım, korkularım, yürek çırpıntılarım, düşlerim, hüzünlerim, umutlarım, hayal kırıklıklarım bunların hangi birini bedenim olmadan yaşayabilirim.

O benim yola çıkarken seçtiğim bir çeşit seyahat aracım. Üzerime uyan bir giysi gibi kodlamaları yapılmış bir bilinç hâli. O, benim “seçtiğim” bedenim.
 
 

Devamı için tıklayınız.

 
 
Şen Sevgi Erişen
 
 

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

2 YORUMLAR

  • Yanıtla Nimet Canbayraktar 24 Mart 2023 at 12:45

    Çok ilginç. Sanki düşüncelerim dile gelmiş gibi. Büyük bir merak ve inanılmaz duygularla okuyor, merakla bekliyorum.
     
    Müthişsiniz.
     
    Özellikle son yıllarda öyle ilginç şeyler yaşamaktayım ki neticede yaşadığımız her şeyin, bir sebebi olduğuna kesin inanıyorum artık.
     
    Sevgiyle kalın.

  • Yanıtla Şen Sevgi Erişen 27 Mart 2023 at 20:47

    Nimet Hanım, ilginiz için çok teşekkürler. Meraklarımız örtüşüyor sizinle, bu çok hoş bir duygu veriyor. Valla ne diyeyim, hikâye uçurumun kıyısına doğru gidiyor :))) Ama bazen uçurumdan aşağıya düşmeyi göze almak gerekebilir. Hani bir söz vardır ya; “Kim bilir yerin altının üstünden daha evla yani daha yaşanılası olmadığını” diye. Denemeden bilemeyiz, değil mi?
     
    Hikâyenin gidişatı sizler gibi okuyucuların düşünceleriyle çok bağlantılı. Hep birlikte aynı yere doğru koşuyoruz, farklı yollardan olsa da. Varmak istediğimiz yer “Hakikat Bilgisi” 🙏 Bu yaşamımızda başaracağız bunu eminim 💕

  • Cevap Yaz

    Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
    Girne Antik Liman
    Girne Antik Liman
    Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan